Yaşama dair birçok alışkanlığımızı değiştiren sonbahar mevsimi, pek çoğumuz üzerinde melankolik bir etkiye sahiptir. Belki de yaz aylarının canlılığını ve sıcaklığını geride bırakıp, dingin ve huzurlu günlerde kendimize döndüğümüzdendir. Belki de romantizmin etkisi bu yüzden sonbaharda zirveye ulaşır. Ama sonbahar deyince hepimizin aklına kuşkusuz doğanın büyüleyici renkleri gelir. İçimizi ısıtan sarı, turuncu ve kahverenginin binbir tonunun uyumu, kurumuş yapraklar ve toprak tonlarının oluşturduğu renk geçişleri şehrin ortasında kendimizi, kartpostallardan fırlamış bir karenin içinde bulmamızı sağlar. Kimilerine göre sonbaharın en keyifli yanı kendine dönüşün mevsimi olmasıdır. İçe dönüş özellikle sanatçıların ortaya çıkardıkları eserlerde kendini gösterir. Cemal Süreyya’nın Eylül’dü şiirinde, Monet’in suyun ressamı ünvanını almasını sağlayan eserinde veya When Harry Met Sally’yi kült filmler arasına taşımasında sonbaharın hüznünü, sakinliğini, doğanın büyülü renklerini ve romantizmi hissederiz. Her eserde sararan, kızaran ve dökülen yaprakların romantik görüntüleri bizi etkisi altına alır. Sonbaharın tonları kahve fincanlarında! Sarı, turuncu ve kahverenginin binbir tonunun uyumu, tarçınlı kahveler, yumuşacık battaniyelerin altında okunan kitaplar, ahşap dokunuşlar ve sonbahar çiçekleri bir araya geldiğinde sonbaharı yalnızca dışarıda değil, evimizde de yaşayabileceğimizi bize kanıtlıyor. Doğanın dinlemeye çekildiği gibi siz de ruhunuzu dinlendirmek için evde keyifli anlar yaratabilirsiniz. Bunun için Casi Paped’in sonbaharın renklerini yansıtan kahve fincanlarını doldurun. İster Lungo Kahve Bardağınızda sıcacık lattenizi ister Türk Kahvesi Fincanlarında köpüklü kahvenizi ya da Filtre Kahve Bardaklarını tercih edin. Ama yanında kesinlikle bir dost sohbetinin değişmez sıcaklığı ya da hayallere açılan sayfaların olağanüstü etkisi size sonbaharın keyfini doyasıya yaşatacak.