Sanat, dünyadaki tüm toplumlar tarafından kabul gören bir bilim dalıdır. Kendimizi yansıtmak için duygu ve düşüncelerimizi katarak oluşturduğumuz olguya denir. Aynı zamanda insanın kendini ifade edebilme, başka kişilere ulaşabilme, ihtiyaçlarını dile getirme aracıdır sanat. İnsana özgü duygu ve düşüncülerin dışa vurumu da denebilir. Şüphesiz sanatın hayatımızda çok önemli bir yeri var. Çünkü güzellikler sanatla yaratılır, hayatı yüceltmek, daha anlamlı kılmak sanatla mümkün olur. Sanat yaşamımızın her kesiminde bize güç ve zevk verir. Toplumsal değişimleri kolaylaştırır, anlama, düşünme, algılama kapasitemizi artırır, duygusal yanımızı harekete geçirir. Çünkü sanat evrensel bir dildir. Günümüzde teknoloji geliştikçe, toplumlar ilerledikçe, yaşam biçimleri ve hayata bakış açıları değiştikçe sanat anlayışı da eskiye göre birçok değişime uğradı. Ama hayatımızdaki önemi değişmedi, hatta sanata olan ihtiyacımız her geçen gün daha da arttı. Hayatımızdan sanatın çıktığını düşünün. Duygularımızdan uzaklaşır, kendimizi ifade etmekte ve anlatmakta, çevremizi anlamakta zorlanırdık. Böylece ilişkilerimiz daha ilkel bir hal alırdı. Çevremizdeki estetik binalar, müzik, edebiyat ve bunun gibi insan hayatını ilginçleştiren ve güzelleştiren şeyler olmazdı. Dünya daha boş ve sıkıcı bir yer olurdu. Sanat bizi sıradan insanlar olmaktan kurtarıyor ve bazı şeyleri farkına varmamızı sağlıyor. Sanat bulunduğu toplumu etkilediği gibi, toplum da sanatı büyük ölçüde etkiliyor. Sanat, sanatçının iç dünyasının aynası olduğu gibi toplumun da aynası oluyor. Eğer bir ülkenin sanatçısı yoksa o ülke tanınmaz, kalıcı eserler bırakamaz. Sanatın olmadığı, gelişmediği bir toplumda gelecek nesillere aktarılacak da bir şey yoktur. Mustafa Kemal Atatürk yaşamı boyunca sanatın önemine değinmiştir. “Sanat güzelliğin ifadesidir. Bu ifade sözIe olursa şiir, nağme ile oIursa musiki, resim iIe olursa ressamlık, oyma iIe olursa heykeItıraşIık, bina iIe olursa mimarlık olur.” demişti. Sanatın hayatımıza kattığı renkler Yine Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.” sözü sanatın ne denli önemli olduğunu bize anlatıyor. Sanatsız kalmış bir toplum renklerini kaybetmiş bir ressama benzer. Renklerini kaybetmiş bir ressam ancak siyah-beyaz bir dünya çizebilir. Zaten günlük yaşamın bin bir derdiyle uğraşan bizler, renkleri yitirince hayatımızın da tadı kaçar. O yüzden sanat insan için su gibi ekmek gibi hayati önem taşır. İnsan aşklarını, acılarını, özlemlerini, hüzünlerini hep sanat aracılığıyla dile getirir. George Bernard Shaw’un da dediği gibi “Sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığı dünyayı katlanılmaz kılardı.” Sanatın hayatımıza kattığı renklerle yaşadığımızı hissediyoruz. Renksiz ve tek tip bir dünyada var olmak kuşkusuz çok zor olurdu. Hayatın ve sanatın vazgeçilmezi renkleri özgürce kullanmak, bazen çılgın olmak bize var olduğumuzu hissettiriyor. Casi Paped’in rengini belli eden Lungo Kahve Bardakları, Josephine Türk Kahvesi Fincanları ya da Love Edward Espresso Fincanlarında formlar el darbeleriyle özgünleşirken tüm koleksiyonlarımızda renkler özgürce kullanılıyor ve ortaya kusurlarla mükemmelleşen porselenler çıkıyor. Mükemmele şekil veren kusurlar yaşayan, iyi hissettiren el yapımı tasarımlarla buluşuyor. Sonuç; sanatın hayatımıza kattığı renkler Casi Paped’in farklı formlarında, yeni hikayelere ilham vermeye devam ediyor.
Sanatın hayatımıza kattığı renkler Yine Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.” sözü sanatın ne denli önemli olduğunu bize anlatıyor. Sanatsız kalmış bir toplum renklerini kaybetmiş bir ressama benzer. Renklerini kaybetmiş bir ressam ancak siyah-beyaz bir dünya çizebilir. Zaten günlük yaşamın bin bir derdiyle uğraşan bizler, renkleri yitirince hayatımızın da tadı kaçar. O yüzden sanat insan için su gibi ekmek gibi hayati önem taşır. İnsan aşklarını, acılarını, özlemlerini, hüzünlerini hep sanat aracılığıyla dile getirir. George Bernard Shaw’un da dediği gibi “Sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığı dünyayı katlanılmaz kılardı.” Sanatın hayatımıza kattığı renklerle yaşadığımızı hissediyoruz. Renksiz ve tek tip bir dünyada var olmak kuşkusuz çok zor olurdu. Hayatın ve sanatın vazgeçilmezi renkleri özgürce kullanmak, bazen çılgın olmak bize var olduğumuzu hissettiriyor. Casi Paped’in rengini belli eden Lungo Kahve Bardakları, Josephine Türk Kahvesi Fincanları ya da Love Edward Espresso Fincanlarında formlar el darbeleriyle özgünleşirken tüm koleksiyonlarımızda renkler özgürce kullanılıyor ve ortaya kusurlarla mükemmelleşen porselenler çıkıyor. Mükemmele şekil veren kusurlar yaşayan, iyi hissettiren el yapımı tasarımlarla buluşuyor. Sonuç; sanatın hayatımıza kattığı renkler Casi Paped’in farklı formlarında, yeni hikayelere ilham vermeye devam ediyor.