Albert Einstein “Mantık sizi A’dan Z’ye götürür; hayal gücü sizi her yere götürür” sözüyle hayal gücünün bilgiden daha önemli olduğunu ortaya koyuyor. Güçlü bir hayal gücüne sahip olmanın öğrenmeye ve yaratıcılığa olumlu yönde katkısı olduğu birçok araştırmada kanıtlandı. Hayal gücü, bizi bir tür olarak ileri götüren şeydir. Onun sayesinde dünyalarımızı genişletip yeni fikirler, bulgular ve buluşlar ortaya koyarız.

Peki, hayal gücü ve yaratıcılık aynı şey mi? Hayal kurmak beyni o hayali gerçekleştirmek için fikir üretmeye sevk eder ve bunun adı da yaratıcılıktır. Yaratıcı hayal gücünü tanımlarken, yaratıcılığa ayrı bir parantez açmak gerekir. Çünkü bu hayal gücünde tarif edilen şey, bir opera yazmak ya da çığır açan keşiflerin altına imza atmamızı sağlayan yeteneğimizdir.

Tasarım ve hayal gücünün ilişkisine baktığımızda, bir tasarımın oluşma aşamasının %60-80’ini hayal etmek, geriye kalan kısmını ise tasarlayıp bütünleştirmek oluşturur. Joseph Addison’ın “Renkler her dili konuşur” sözü tasarımda sınır olmadığını her şeyin bizim hayallerimize ve düşüncelerimize kaldığını anlatır. Tasarlamak hayal ürünüdür. Tasarım işte tam burada kendini hissettirir. O ön kısımda görünen bir görsel değildir, gördüğümüz resmin oluşmasını sağlayan bir hikayesi vardır. Mesela boş bir bardağa baktığınızı düşünün. Siz sadece bir şeyler içtiğiniz bir araç görürken bir tasarımcı bardağın şeklini, tutulduğu kulpun yapısını inceler. Ve kafasında bir dakika içerisinde muhtemelen 10 farklı tasarım belirir.

Casi Paped’in her tasarımı hayal gücümüzün bir sonucudur. Biz hayallerimizi renkler ve şekillerle ifade ediyoruz. Güneşin enerjisini alıyor, mavinin özgürlüğü ile birleştiriyoruz. Renkli duruşumuza pratikliği ekleyerek ortaya kullanmaktan keyif alacağınız, rengini belli eden tasarımlar koyuyoruz. Çünkü biliyoruz ki her şey hayal ederek başlar.